Haber

İlk sinyal verildi! Erdoğan yeni söylentileri orada açıklayacak

  •   Haber7-Özel

Türkiye’nin gelecek yüzyıldaki rotasını belirleyecek olan 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine 10 gün kaldı. 14 Mayıs seçimleri kapsamında çalışmalarına hız veriliyor AK Parti Kayseri Milletvekili ve İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı İsmail Emrah Karayel Haber7Stüdyolarına konuk oldu. Haber7 Yayın Koordinatörü İbrahim Günay‘in sorularını yanıtlayan Karayel, seçim çalışmaları ve muhalefetin vaatlerinden bahsederken, İstanbul mitingiyle ilgili bir detayı da Haber7’den ilk kez duyurdu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Mayıs’ta Atatürk Millet Bahçesi’nde düzenleyeceği büyük İstanbul mitingiyle ilgili açıklamalarda bulunan Karayel, bu mitinge milyonların katılacağını belirterek yeni bir rekorun kırılacağını söyledi. Karayel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’da yapacağı konuşmayla ilgili ön bilgileri aktardı. “Cumhurbaşkanımızın orada yapacağı konuşmada güzel bir haber vereceğini tahmin ediyorum. Çünkü bunu İstanbul mitinginde hep yaptı. Milletimiz tarafından memnuniyetle karşılanacak güzel haberler çıkacağını düşünüyorum.”terimleri kullandı.

İşte Karayel ile yaptığımız röportaj;

“İSTANBUL’DA EN ÇOK ŞİKAYET ULAŞIM İLE İLGİLİ”

İstanbul’da saha çalışmaları nasıl gidiyor? Vatandaş sizden ne bekliyor? En çok şikayet ettikleri konular nelerdir?

Öncelikle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz. Burada seninle olmak çok güzel. Haber7 bizim için çok değerli, Haber7’de olmak çok değerli. Kayseri’deyken burada çok sık bulunma fırsatı bulamadık. İstanbul’dayken bu röportajın değerini bir kez daha ifade ederek başlayayım.

Elhamdülillah sahadaki çalışmalar iyi gidiyor. Halkımızın bize güveni son derece yüksek. Hem mecliste hem de cumhurbaşkanlığında bizden yana olduklarını söylüyorlar. Özellikle son 15 günün açılış ve açılışlarda Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları sahada büyük yankı buluyor. Bunu özellikle koyayım. İnşallah bu da sandığa olumlu yansır. Biz de buna inanıyoruz.
Şikayetlerden bahsetmişsiniz. Şikayetler İstanbul 2. Bölge biliyorsunuz 12 ilçeden oluşuyor. Bu ilçeleri gezdiğimizde özellikle AK Partili belediyelerin olduğu bölgelerde belediyecilikle ilgili neredeyse hiç şikayetle karşılaşmıyoruz. Karşılaştığımız sorunların birçoğu aslında büyükşehir belediyesini ilgilendiren sorunlar. Büyükşehir yetkisi altındaki sokakların asfaltları yenilenmiyor, bakımları az, İSKİ yapması gerekeni yapmıyor. Burada görüyoruz ki büyükşehirin yapması gereken işleri bile sadece vatandaşlarımız mağdur olmasın diye değil İSKİ’nin işini de ilçe belediyelerimiz yapıyor.

Tabii ilçe bazında büyükşehirden bahsettik ama genel anlamda vatandaşlar başta ulaşım olmak üzere birçok konudan şikayetçi. Otobüslerin ulaşımda çok ağır olduğundan ve otobüs seferlerinin seyrek olduğundan bahsediyorlar. Bu konuyu konuştuğumuzda büyükşehir belediyesinin her yıl ortalama 2 bin otobüs alması gerekirken, yılda 200 küsur otobüs aldıklarından bahsettiler. Bunun sefer sayılarının sık olmamasına neden olduğunu ve sefer sayısı sıklaşmayınca otobüslerin aşırı ağır olduğunu belirtmişlerdir.
Otobüslerde bakımsızlık olduğunu metro ve tramvaylardaki bakımsızlıktan biliyoruz. Bunu medyada çok net görüyoruz. Otobüslerden çıkan dumandan yanan otobüslere kadar, vatandaşların yol üzerinde duran otobüsleri itmesiyle ulaşımın çok önemli alanındaki düşüncelerden bahsediyoruz. Ayrıca ulaşım alanında yapılması gereken projeler son derece geri çekilmiş durumda. Çünkü İstanbul’da da trafik sorunu var, İmamoğlu’ndan önceki süreci de, büyükşehirdeki AK Parti belediyesini de bildiğimiz için, büyükşehirin trafik sorununa karşı her zaman bir projeksiyonu olduğu ve trafiği rahatlattığı çok açık. bir adım önde giderek trafik. biliyoruz. Burada maalesef trafiğin sıkıştığı yerlerde bile müdahalelerin ciddi anlamda eksik olduğunu söylüyoruz.

En son bir Eminönü vatandaşı Eminönü’ne gelmesi gereken tramvayla ilgili çok ciddi bir şikayette bulundu. Eminönü yanlışlıkla da olsa girilmemesi gereken bir rota haline geldi. Tramvay Galata Köprüsü’ne hala ulaşmadı. Hemşehrilerimizin bu işten çok şikayetleri var. 15 yıllık bu belediyenin bu süreçte adeta borçlandığına dair büyükşehir anlamında çok önemli şikayetler duyuyoruz. Özellikle CHP’nin bulunduğu ilçe belediyelerinde hizmet kaygısının olmadığını görüyoruz. Beşiktaş’a gittiğimizde çok kolay işlerin bile yapılamadığını görüyoruz. Tabii bu bizim için sürpriz değil. CHP belediyesi, CHP’nin başı bu. Hizmet anlayışından çok ideolojiye yönelen, insanları mutlu etmekten çok ideolojik olarak burayı dönüştürmeye çalışan bir anlayışla yollarına devam ederler. Maalesef karşılaştığımız en büyük şikayet CHP’nin belediye ve büyükşehir belediyesi konuları diyebiliriz.

“İSTEDİKLERİ ŞEYLER ÜLKEMİZİN HATASINA”

Aynı zamanda Türkiye Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanısınız. Avrupa medyasının Türkiye seçimlerine çok yoğun bir şekilde müdahil olduğunu biliyoruz. Türkiye’deki seçimlerle ilgili medyada çıkan manşetleri sık sık takip ettiniz. Burada en çok Kılıçdaroğlu ve Avrupa’nın daha iyi anlaştığı haber trafiğini gördük. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun. Sizce Avrupa’nın bu tavrının nedeni ne olabilir?

Tabii Avrupa, sizin de bahsettiğiniz gibi Avrupa Parlamentosu ile komite olarak yakın temas halindeyiz. Bizim görevimiz Parlamento ile AP arasındaki ilişkileri sürdürmektir. Buradan baktığımızda Türkiye karşıtı sürecin mecliste çok yoğun bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan üzerinden bu konuyu çelişkisinden bahsettiklerini biliyoruz. Bu açılımlarda bu kadar öne çıkan emperyal güçlerin bugüne kadar sistemlerini hep sömürge üzerinden sürdüren bu anlayışları, daha önce çok net bir şekilde bahsedilen birçok alanda kendi çıkarlarını ön planda tutmaktadır ve bu ülkelerin yapmakta oldukları da budur. sadece kendi çıkarlarını değil bölge ülkelerinin çıkarlarını da koruyacak bizim çıkarlarımıza aykırı şeyler. Adımlar attığını, her zaman dünya barışından yana olduğunu, analizden yana olduğunu, kriz zamanlarında krizi en azından dondurarak çözmekten yana hareket ettiğini, bunların birçoğunda önemli başarılar elde ettiğini belirtiyor. Elbette bunlar sistemlerini kaos ve sömürü üzerinden kurmuş ülkeler için sıkıntılı süreçler.

Emperyalist ülkelerin Suriye’ye neler yaptıklarını, nasıl bu hale getirdiklerini hep birlikte takip ettik. Daha önce de Irak’ta operasyonlar olmuştu. Biliyorsunuz adı demokrasi getirmiyor. Libya’daki süreçler, Libya’daki süreçler içinde barışı değil çatışmayı teşvik ediyor. Karabağ’da 28 yıldır Minsk üçlüsünün Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Karabağ sorununu çözmediği, aksine sürekli bir çatışma alanı, sürekli bir risk alanı olarak ortada tutulduğu çok açık. Türkiye, Azerbaycan’a verdiği destekle bu çatışmayı kardeş Azerbaycan’a devretti. Bir yardımcı olarak ve Sayın Cumhurbaşkanımızın “Azerbaycan’ın istediği gibi yanında olacağız” açıklaması son derece değerlidir, burada ifade etmek isteriz. Bu, bölgeyi temizledi. Kıbrıs konusunda haklı olmasına rağmen kendisine dayatılmak istenen paradigmayı tersine çevirdi. Maraş bölgesini açan ve Türk Devletleri Teşkilatı aracılığıyla Orta Asya’daki Türk devletleri arasındaki uyumu artıran KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak tanınmasına yönelik adımları başlatan süreç hızlanmış ve Macaristan da dahil olmuştur. bunda. Tüm emperyal güçlere rağmen Libya’da süreci barışla sonuçlandırmak için çatışma ortamını donduran Suriyeli mültecilerin orada güven içinde yaşamaları için atılması gereken adımların, Türkiye’de terör devleti yerine barış koridoru yarattığını çok net biliyoruz. Suriye; Suriye’de aklınıza gelebilecek tüm terör örgütleri, tüm istihbarat servisleri ve tüm ülkeler var. Bunların hepsi Türkiye’ye karşı. Orada terör devleti yaratmak, PKK/YPG’yi desteklemek ve oradan bölgeye ve Türkiye’ye istikrarsızlık sağlamak için çaba sarf ettiler. 15 Temmuz’dan sonra hızla başlattığımız Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı Harekâtları o bölgede çok önemli bir güvenlik sorununu ortadan kaldırdı.

Bunları yapabilen bir ülke ve PKK elebaşlarının istemediği ABD Başkanı’nın bir cumhurbaşkanına yönelik söylemlerini de biliyoruz. Avrupa’da birçok ülkenin Cumhurbaşkanımıza karşı telaffuzunu biliyoruz. Ancak vatandaşımız diyor ki: Bu ülkeler veya PKK hiç Türkiye’nin bekasını istedi mi? Hayır. Yani istedikleri ülkemize karşı. Tayyip Erdoğan’dan istedikleri Cumhurbaşkanımızın gitmesiyse onu koruruz diyorlar.  

“AB ÜLKELERİ TÜRKİYE’YE VERDİKLERİ SÖZLERİ YERİNE GETİRMEDİ”

Söyledikleriniz Avrupa Birliği’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı istemediğini gösteriyorsa, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu geçenlerde bir televizyon programında vize sözü vermişti. 3 ay içinde vizesiz seyahat getireceğim sözünü verdi. Bu Avrupa Birliği’nin Kılıçdaroğlu’na verdiği bir söz mü? Yoksa Kemal Bey bunu kendi üslubuyla vatandaşa bir söz olarak mı söyledi?

Kemal Bey’in bunu neden söylediğini bilmiyoruz. Aslında, sunacak çok şeyi yok. Baharın gelmesinden başka bir vaat görmedim. Sezon olarak kastediyorlarsa bu sezon kendiliğinden gelir. Bu anlamda AB’nin bugüne kadar verdiği sözleri tutmadığını söyleyebiliriz. Türkiye’nin AB süreci 60 yıla yakındır. Bu süreçte Türkiye’ye verdikleri sözlerin hiçbirini yerine getirmediler. Böyle bir söz verseler o sözü yerine getirmezler kanaatindeyim.

“TÜRKİYE’NİN GKRY’Nİ TANIMASINI İSTEDİLER”

AP’de tanıdığınız insanlarla bu konuda hiç konuştunuz mu?

Bu süreçte İstanbul’da çok yoğun çalışıyoruz, soramadım. Ama iyi fikir, açıp sorayım, bir sözleri var mıydı? Onaylamaya çalışayım. Teknik açıdan şunu biliyorum; 72 kriter var, 66 kriter tamamlandı. Kalan kriterler arasında Euro Pool ve Euro Cast kuruluşlarıyla iletişimi engelleyen GKRY’nin tanınması yer alıyor. Burada sıkışmış. Üçüncü başlık, terörle mücadele kanununun değiştirilmesi, Türkiye’nin terörle mücadelesine zarar vereceği için tıkanıyor ve biz bunu kabul etmiyoruz. Kişisel bilgilerin korunması kanunu ile ilgili süreç, AB bunu talep etti, Avrupa mevzuatını biz uyguladık, yasalaştırdık ama ondan sonra AB mevzuatı çok kısa sürede değiştirdi ve aynı değişikliği bizden istiyor. O süreçte devam ediyor. Şimdi bunları 3 ayda tamamlayabilir misiniz? O ayrı bir iş. Tamamlamalı mısın? ayrı bir iş Türkiye’nin çıkarına mı değil mi çok net konuşmak lazım. Rum Yönetimi’ni resmen tanımıyoruz. Bu süreci zaten engelleyen şey budur. Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs’ta Annan Planı’na hayır diyerek, limanları KKTC’ye açma ve Avrupa Annan Planı’nın Kıbrıs Rum Yönetimi’ne karşı ticarete başlama sözü verirken, aksine Türkiye ile de karşı karşıya geldi. vize serbestisi, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tanınması yönünde. Türkiye’den anlam ifade edebilecek hareketler beklemesinin doğru olmadığını çok net ifade ediyoruz.

Bunun için diğer çözümler üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Ama Avrupa bu çalışmalarda da istekli değil çünkü istese çözülebilecek sorunlar bunlar. Bunları çözmek için tüm tekliflere olumsuz yanıtlar verildi. Avrupa’nın özellikle son bir yılda Türkiye ile atabileceği tüm adımları Tayyip Erdoğan’ı desteklediği algısı ve Cumhurbaşkanımızdan yana olacağı düşüncesiyle durdurduğunu da biliyoruz. Ama Türkiye olarak çıkarlarımızı korumaya devam edeceğiz. Avrupa’ya karşı sadece bu tür vaat ve sözler değil, fiili adımlar beklediğimizi ve Türkiye’nin hak ettiği süreçleri yerine getirmesi gerektiğini kararlılıkla belirtiyoruz.

“3 AY İÇİNDE VİZESİZ OLMAYACAK”

Dolayısıyla Türkiye 3 ayda vize serbestisi alabilir mi? Yapamam, bunu bir milletvekili olarak söylüyorum. Parlamentoda yapılacak oylamalar var. Mayıs ayında seçimler yapıldı, yemin ettiler. Meclis konuşmadan çalışsa da komisyona gelip komisyondan geçme süreci ve AP tatili bize göre değil. TBMM olarak özellikle AK Parti iktidarı döneminde gerektiğinde gelip çalışıyoruz. Bu nedenle Eylül ve Ekim aylarında başlayacak ve gündemine alacaktır. Dolayısı ile mümkün değil.
Yurtdışındaki Türk vatandaşlarının oy kullanma süreci devam ediyor. Önemli bir katılım olduğunu görüyoruz. Oradaki iyiliğin ne yönde olmasını bekliyorsunuz ve bu oyların nasıl bir etkisi olmasını bekliyorsunuz? Aynı zamanda dün Fransa’da bir PKK sempatizanı, oy kullanmaya giden Türk vatandaşlarına saldırdı. Bunu da dikkate alırsanız sevinirim.
 

Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden Avrupa’da demokratik haklarını kullanmak için giden Türk vatandaşlarının can güvenliğinin sağlanamaması. Oy hakkını engellemeye çalışan PKK’lılara müdahale edilmemesi birçok alanda olduğu gibi Avrupa için de ikiyüzlülüktür. Bunu Avrupa’nın Mısır’daki darbeye karşı sürecinde gördük. Bunu Müslümanlara yönelik saldırılarda gördük. Avrupa’nın birçok ülkesinde kutsal kitabımız Kuran’a yönelik saldırılarda özgürlük adı altında korunmaya çalışıldığını gördük. Şimdi Türkiye’de son seçimlerde demokratik haklarını kullanmaya çalışan Türk seçmenine yönelik PKK’lıların saldırısında demokrasinin değil vandallığın ön plana çıkarıldığı bir süreç görüyoruz. Tabii ayıp, bunu başta Fransa olmak üzere AB üyesi ülkeler açısından da ifade etmek istiyorum. Bunun tersini yapan ülkelere de teşekkür ediyoruz. Olması gereken bu. Biz başından beri demokrasinin sandık olduğunu söylüyoruz.
 
Ben de Münih ve Lyon’dan oy getirilmesi komitesinin bir üyesiyim. Avrupa’da verilen oyların Türkiye’deki seçimlere yansımasında rol oynadığım için mutluyum. Ben de ondan bahsetmek istiyorum. Özellikle Türkiye’nin Afrika’daki dış politika açılımları ile Fransa’nın tavrı, orada PKK’ya açtığı kucaklama, Türk halkının Fransa ve diğer Avrupa ülkelerindeki başarısı, Türk halkının Fransa ve diğer Avrupa ülkelerindeki başarısı. , Halkının birçoğunun Tayyip Erdoğan’ı desteklediği bilindiği için oylar gizli değil, biliyorsunuz sonuçlar belli. İnsanlarımız bunlarla doğru orantılıdır. Bu nedenle bunları katı bir şekilde kabul etmediğimizi belirtmek isterim.

“MUHALEFETİN HÜKÜMLERİ ÜLKEMİZ İÇİN TEHLİKELİDİR”

Sen bire bir ceza avukatısın. Muhalefetin vaatlerinden biri de, mevcut mahkemeleri devam eden veya cezaları ağırlaştırılan terör örgütü mensuplarını, FETÖ’cüleri ve PKK’lıları serbest bırakma politikası izlemesidir. Bir hukukçu gözüyle ne düşünüyorsunuz, terör örgütü mensuplarının cezaevinden çıkarılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada af çıkarılıp çıkarılmaması konusunu tartışmak ve af konusunun amacının ne olduğuna bakmak gerekir. Türkiye’de ceza sonucu hükümlü ve toplumda barış ortamı yaratmak gibi bir amaç var mı? Yoksa başka bir amacı mı var ona bakmak lazım.
 

 

Aslında ceza hukukunun temel konusu toplumdaki hataları azaltmak, hata yapanları cezalandırmak ve bu gelişmeyi başkalarına da göstererek hataları azaltmaktır. Çok genel bir tanımlama yaptığımızda böyle bir amaç var. Maalesef buradaki amacı analiz ettiğimizde özellikle PKK elebaşlarının ve HDP yöneticilerinin sürece dahil ettikleri açıklamalarından yola çıkarak PKK ve HDP’ye ve karşılığında PKK ve HDP’nin Millet İttifakına bir perhiz, bir perhiz taahhüdüdür. takviyeleri için. Vereceği takviye için ödül ve diyet olarak bunun vaat edildiğini görüyorum.

Tabii bu taahhüt kapsamında PKK’lılar, HDP’nin çeşitli yöneticileri ve ‘Kandil’e, PYD’ye sırtımızı dayadık’ diyen siyasi parti HDP, bunu bir kez daha konuşmak istiyor. PKK’yı hiçbir zaman terör örgütü olarak tanımamış, son 7 buçuk yılı Meclis’te görmüş bir siyasi partiden bahsediyoruz. Bu süreçte liderleri, terör lideri Öcalan’ı, Selahattin Demirtaş’ı, PKK’lı teröristleri içeriden kovacak ve bu vesileyle Cumhuriyet’le hesaplaşacak, 100. yılında Cumhuriyet’le hesaplaşacak, farklı meseleler gündeme gelecek. Bölgede tartışılacak, bölgesel farklılıklar tartışılacaktır. Hepsini derleyip topladığımızda ve bu afla birlikte değerlendirdiğimizde, PKK’nın Türkiye içinde yeniden işler hale getirmeye çalıştığı çok açık.

Tabii işin acı tarafı şu: Kayseri’de, Anadolu’da, İstanbul’da tanıştığım kadarıyla Düzgun Partisi tabanında yer alan ve kendisinden idealist diye söz edenlerin son derece rahatsız olduklarını söyleyebilirim. bu ilgi, bu pazarlık, bu diyet. Bunu kabul etmiyorlar. Davacılar da PKK’ya oy vermiyor. Davacılar, PKK’nın desteklediği bir ittifaka oy vermeyecekleri için görüşlerini çok net bir şekilde dile getirdiler. Tekrar baktığımızda ne yazık ki PKK/HDP ile bu ittifakın konuları, CHP’nin bizim değerlerimizle, kültürümüzle, dinimizle hesaplaşma amacı maalesef bu ittifakın içinde yer alan Saadet tabanı arasında da çok çeşitli. Tamamen düşmanca bir saikle “Bu sefer oylar CHP’ye” diyorlar. Saadet Taban, formunda kamufle olması ve makyajının belli olmamasından da son derece rahatsız. Sanırım anketlerde de görüyoruz. Seçim sonuçlarında bunları göreceğimizi düşünüyorum. Biz doğruyu söylemeye, doğruyu söylemeye, hizmet politikası yapmaya, söz değil, ne yapacağımızı söylemeye çalışırken, herhalde AK Parti’nin son 15 gündeki göreve başlama ve icraatlarını, tek açılımla ve AK Parti öncesi dönemde atılacak bir adım en az 10 yıl iktidarda kalmasını sağlayabilir. ulaşamıyorum Muştu halkımızı her geçen gün daha da memnun ediyor.
Cumhur İttifakı olarak bu seçimlerde Türkiye’nin çıkarlarını korumaya devam edeceğiz. Tüm bu süreçleri birer birer ortadan kaldıracak ve Türkiye Yüzyılı tabirinde kendisini bulan Türk Yüzyılı dediğimiz amaçlara doğru koşmaya devam edeceğiz. Başkanımızın dediği gibi durma, devam et.
Muhalefetin bu vaatlerinin ülkemiz için çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Özellikle af vaadinde vücut bulan sürecin Türkiye için son derece tehlikeli olduğunu ve Türkiye’ye hiçbir fayda sağlamayacağını bir kez daha belirtmek isterim. Bu vaatler Türkiye için çok tehlikelidir.

İSTANBUL TOPLANTISINDA YENİ ŞANLI SİNYALİ

7 Mayıs’ta partiniz Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde miting yapacak. Parti olarak bu mitinge nasıl hazırlanıyorsunuz? Vatandaştan beklentiniz nedir? Yenikapı’nın iki katı büyüklüğünde bir alan seçtiniz, nasıl değerlendirirsiniz?

Cumhurbaşkanımız ‘AK Parti Türkiye’dir, Cumhur İttifakı Türkiye’dir’ ifadesini kullanıyor. Her açılışta daha iyisini yapmayı taahhüt ederek çıtayı yükselterek bundan bahsediyor. İstanbul Buluşması’nın Yenikapı’dan Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ne taşınması bu vizyon çerçevesinde takdir edilmesi gereken bir yer değişikliğidir. Elbette bir havalimanında, pistinde miting düzenleme vizyonu diğer partilerin aklına bile gelmeyecek bir şey. Biliyorsun, daha önce yaptık. İnşallah tekrar edeceğiz. Bu vizyonla, bu anlayışla ve milletimizin bize vereceği güçle, inşallah her zaman olduğu gibi Türkiye’nin en büyük mitingini düzenleyerek yeni bir rekora imza atarak milyonların katılacağı bir mitingi Büyük İstanbul’da gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Toplantı. Bu konuda hararetli bir çalışma var. Hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Eminim Sayın Cumhurbaşkanımızın oradaki konuşmalarında da önemli konulara değinecek ve yine güzel sözler sarf edecektir. Çünkü bunu İstanbul mitinginde hep yaptı. Burada da milletimizin hoş karşılayacağı güzel haberler olacağını düşünüyorum.

İSTANBUL’DA REKOR KIRACAĞIZ… İNŞALLAH O GÜN TRAMVAYLAR KIRMAZ!

İstanbul ve çevre illerden sizlerin vesilesiyle gelecek olan vatandaşlarımızı bekleriz. Halkımız o heyecanla mitingin değerini bildiği için gelmek için çaba harcıyor. Umarım tramvaylar o gün bozulmaz! Bildiğiniz üzere Teknofest’in ilk gününde maalesef bir arıza meydana geldi. Vatandaşlarımız bu bahise çok şüpheyle yaklaşıyor. ‘Ekrem özellikle bunu bozmuş’ diyorlar. Ama inşallah orada ulaşımda bir facia olmaz. Bizimkiler oraya gidebilir. Demokratik haklarını kullanabilirler. Orada Cumhurbaşkanımıza, Asr-ı Türkiye’ye ve Cumhur İttifakı’na desteklerini gösterecekler. Bunu çok net biliyoruz. Ve inşallah rekorumuzu bir kez daha kıracağız.

KAYNAK: HABER7

muradiyehaber.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu