Haber

İyi Parti’nin Altıncı Kuruluş Yıldönümü… Akşener: 2024’te Başarıya Ulaşmak ve Sadece 2028’e Büyük Toplumsal Değişim Rüzgarı Getirmek…

Haber: UZMAN BAĞIŞ/ Kamera: ÜNAL AYDIN

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partinin kuruluşunun altıncı yıl dönümünde “Demokratik Ulusal Yükseliş Bildirgesi”ni açıkladı. Akşener, “Ülkemizin bugün içinde bulunduğu durum tam bir demokrasi krizidir. Yeni bir sistem kurmadan bu krizi aşmak mümkün değil. Biz burada o yeni sistemin önünü açıyoruz. Bunun ilk adımı olarak bunun ilk adımıyız.” Yeni yolda aynı hataları tekrarlayıp yeni sonuçlar beklemenin boşuna olduğunun bilincindeyiz.” “Yaklaşan seçimlere tek başımıza, özgür ve bağımsız olarak giriyoruz. 2024’te başarıya ulaşmak ve 2028’e uzanan büyük bir toplumsal değişim rüzgârını ancak milletimizle birlikte yaratmak için yola çıkıyoruz.”

İYİ Parti Ankara’da; Partinin altıncı kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir etkinlik düzenlendi. Akşener, etkinlikte “Demokratik Ulusal Yükseliş Bildirgesi”ni duyurdu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Atatürk’ün düzenlediği etkinliğe katıldı. Spor Salona girdiğinde salona; “Asla yalnız yürümeyeceksin” pankartı açıldı. Ayrıca salonda; “Cumhuriyetin gururu, milli yükselişin umudu” pankartı açıldı.

“KATİL NETANYAHU’NUN SAVAŞ SUÇU OLDUĞUNU TEKRAR EDİYORUM”

Akşener burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Sözlerime başlamadan önce, dün çok daha ciddi bir şekilde yaşanan, katil Netanyahu’nun işlediği soykırımı, insan hatasını ve zulmü tüm kalbimle kınıyor ve kınıyor, katil Netanyahu’nun bir savaş suçlusu olduğunu bir kez daha yineliyorum…

“YAPACAĞINIZ İŞ, TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI ALANDA GAZZE AĞUSTOSUNU AKILLI, SAĞRUL BİR ŞEKİLDE SONLANDIRMASINI SAĞLAMAKTIR”

Sadece Filistin değil, sadece Gazze değil, o bölgede özellikle Gazze’de Hamas’ın başlattığı bir sistemle bugün Gazze’de yaşayan her çocuk bir hafta önce 1700 iken şimdi 2500’den fazla çocuğun şehit edildiği iddia ediliyor ve öldürüldü. Gazze’de; Öte yandan insanlar aç ve susuz… İnsani yardımda başarısız oldular.

İYİ Parti olarak Sosyal Politikalar Başkanlığımızın başlattığı yardım kampanyasını kendi imkanlarımızla sürdürüyoruz. Uçak kiralayıp Gazze’deki kardeşlerimize yardım etmeye çalışıyoruz. İmam kardeşimizin, dini görevdeki kardeşimizin söylediği bir şey var; Gazze’yi iç politika sorunu haline getiren, göklere ıslık çalan 22 Müslüman ve Arap devletine, hepsi Müslüman devletlere lanet olsun. Allah’ın onları cezalandırmasını diliyorum. Orada insanlar aç, insanlar perişan ama bir yandan da kahramanlık iç siyasetin malzemesidir. Ama oradaki insanlar bombalardan, açlıktan, susuzluktan ölüyor. Bu dünyaya örnek olacak bir sorundur.

Buradan sesleniyorum; Katil Netanyahu’nun yanında yer alanlar, tüm dünya devletleri, dünya şampiyonları bu adaletsizliğe, bu soykırıma, bu zulme, bu zulme bir an önce son versin. Türkiye’yi yönetenlere sesleniyorum; Miting yapmak güzel, buna bir itirazım yok. Keşke bir hafta önce de, bir hafta sonra da yapıp hepimizi davet etseydiniz. Keşke Türkiye bir arada durup sesini yükseltse. Bu yetmez, bunu iç politika malzemesi haline getirmek günahtır, ayıptır. Sizin göreviniz Türkiye’nin uluslararası alanda akılcı ve basiretli bir şekilde Gazze zulmüne bir an önce son vermesini sağlamaktır.

“İSRAİL BÜYÜKELÇİSİNİN BUGÜN YİNE HAKARETÇİ BİR KONUŞMASIYLA KARŞILANAN TEK LİDER BENİM”

Bir yanda bizi ABD ve İsrail’in yanında konumlandırmaya çalışan bu ülkedeki aptallar; Sizin yönetiminiz altındaki Uygurlar hakkında konuştuğum için, dünyayı Uygurlar için seferber etmeye devam ettiğim ve onların sesi olduğum için Çin Büyükelçisi tarafından bu ülkede tehdit edilen tek kişi benim. Bu ülkeyi yönetenler ne yaptınız? Gökyüzüne baktın ve ıslık çaldın. Tanrı seni korusun…

Bugün bir kez daha İsrail büyükelçisinin aşağılayıcı söylemiyle karşı karşıya kalan tek cumhurbaşkanıyım. Eşdeğer miktar Dışişleri Bakanlığı tarafından verildi. Siz ne yaptınız değerli varlıklar? Katil Netanyahu size ne diyor? Beni tehdit ediyor. Elbette bizim için tırısla vakit kaybetmek zaman kaybıdır. Buradan sesleniyorum. Geleceğin varsa görecek bir şeyin de vardır. Beni korkutmanız imkansız beyler. Peynir gemisini kelimelerle yönetmiyoruz. Dantelli çarşaflar, masa örtüleri giyip ‘Mehmetçik’i Gazze’ye göndermeyiz’ demiyoruz. Biz üzerimize düşeni yapmaya çalışan bir muhalefet partisiyiz.

Kuruluşundan tam altı yıl sonra, İYİ Parti’yi siyasetin nefes alma odasına, tüm çıkar gruplarının korkulu rüyasına dönüştüren siz dostlara teşekkür ediyorum. Cumhuriyetin yeni yüzyılına girerken, kör hırslarla tehlikeye atılan geleceğimize, beceriksiz eller tarafından yok edilen devlet geleneklerimize, değeri bilinmeyen Cumhuriyet değerlerimize sahip çıkan tüm partililerimize teşekkür ediyorum. .

“BİZ KİMSE GİBİ KOLTUK DÖŞEMELERİNİ TAKMADIK”

Bugün büyük bir demokrasi mücadelesi veriliyor; ülkemizdeki adaletsizliğe meydan okuyan yüce bir itirazın; Millet ve vatan davasına inançla yürüdüğümüz kutsal bir yolun en değerli dönüm noktalarından birindeyiz. Bugün; Türkiye’nin servetini kişisel emellerine bağlayanlara karşı; Türk milletinin iradesini hiçe sayanlara, Cumhuriyet değerlerimizi yok etmeye çalışanlara karşı 85 milyon insana gösterdiğimiz milli ve demokratik duruşun altıncı yılındayız. Bu altı yılda hiç de kolay zamanlar geçirmedik. Bazı insanlar gibi uzanmadık; Ülkemizin her köşesini gezdik. Biz bazıları gibi koltuk döşemelerini yıpratmadık; Yağan kar ve kavurucu sıcağa rağmen ayakkabılarımızı yıprattık. Biz bazıları gibi kendimizi camdan köşklere kapatmadık; Ev ev, dükkân dükkân dolaşıp dertlerini dinledik. Biz milletimizi bazı insanlar gibi küçümsemedik; Dertleri paylaştık… Bize salon vermediler, sokaklarda yürüdük. Elektriğimizi kestiler, fenerlerin ışığında toplandık. Mikrofonlarımızı aldılar, megafonla konuştuk. Bir noktada podyumumuz bile yoktu; Ama pes etmedik, meyve kasalarına, sandalye tepelerine tırmandık ve yine de milletimizle buluştuk.

“KENDİSİNİ HER TÜRLÜ İHLALLERE VE KOMPLOLARA KARŞI KORUYAN BİR PARTİ OLARAK, TÜRKİYE’Yİ HER TÜRLÜ TEHLİLİYE VE KOMPLOLARA KARŞI TABİİ DESTEKLEYECEĞİZ”

Bu partiyi milletimizin iradesi kurdu. Bize durmamızı söyleyen her yerde durduk. Ve çelik gibi dimdik durduk. Bu nedenle kurulduğumuz günden bu yana ağır bir saldırıyla karşı karşıyayız. İftiranın, çamurun, yalanın sınırı yoktur ama nedeni bellidir. Bugün özellikle seçime tek başımıza girme kararımızın ardından iktidardan muhalefete kadar pek çok kişiye soracak olursak; ‘Şu anda Türkiye’de hangi siyasi partinin olmasını istemezsiniz?’ diye sorsak, şüphesiz hepsi bir ağızdan ‘İYİ Parti’ diye cevap verirler. Ama boşuna çabalıyorlar.

Milletimizin desteğiyle bugüne kadar olduğu gibi bugün de taş gibi durmaya devam edeceğiz. Herkes çok iyi bilmeli ki, İYİ Parti uzun bir aradan sonra Türkiye’de umudu yeniden canlandıran partidir. Öğrenilmiş tüm çaresizliklere, seçenek olarak paketlenmiş tüm dayatmalara karşı ısrarla ve inatla mücadele eden tek partidir. GÜZEL Partisi iki ayrı cepheden çekilen, birbirine karşı duran milletimizin uzlaşma ve kucaklaşma evidir. Her türlü zorluğa ve engellemeye rağmen hızla büyüyen bir siyasi parti olarak Türkiye’yi de elbette büyüteceğiz. Her türlü entrika ve komploya karşı kendini koruyan bir parti olarak Türkiye’yi de her türlü entrika ve komploya karşı elbette koruyacağız.

Türkiye’nin güzel ve yiğit evlatları, yozlaşmış bir iktidar ile bitkin bir muhalefet arasında sıkışan milletimize nefes aldırmak için tam 6 yıl önce İYİ Parti’yi kurduk. Geriye kaçanların, statükodan beslenenlerin, koltuğuna yapışanların Türkiye’ye verecek hiçbir şeyi olmadığını bildiğimiz için kurduk. Tarihin her döneminde, ülkenin her sıkıntıya düştüğü dönemde Türk milletinin dirayetli iradesini o gün bir kez daha gördüğümüz için kurduk.

“CESARETİMİZİ MİLLETİMİZDEN ALIYORUZ”

İYİ Parti olarak milletimizden gurur duyuyoruz. Kararlılığımızı tarihimizden alıyoruz. Geçmişten aldığımız dersleri geleceğimizin pusulası olarak sımsıkı tutuyoruz. Türk Milleti kutlu iradesini bugün bir kez daha ortaya koymaktadır. Ancak milletimizin tek beklentisi iktidar değişikliği değildir. Türkiye’deki siyasi anlayışın tamamen değişmesini istiyor. Çünkü bugüne kadar milletimiz, küçük amaçlarla yürütülen ucuz siyaset yüzünden hep kaybetti. Hem iktidar hem de muhalefet ileri gelenleri kazandı. Milletimiz her seferinde kaybetti. 6 yıldır her fırsatta dile getirdiğimiz gerçekler birer birer önümüze çıktı ve her defasında milletimizin başına geldi…

“MİLLETİMİZLE BİRLİKTE, 2024 YILINDA BAŞARIYA ULAŞMAK VE 2028 YILINA DEVAM EDEN BÜYÜK BİR TOPLUMSAL DEĞİŞİM RÜZGARI YARATMAK İÇİN ÇIKIYORUZ”

Biz GÜZEL Partisi olarak; Milletimizin bu haklı talebine kayıtsız kalamayız. Bunu görmezden gelemeyiz. Üç maymunu oynayarak o ucuz siyaseti yapamayız. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu durum açık bir demokrasi krizidir. Yeni bir düzen kurmadan bu krizi aşmak mümkün değil. İşte buradayız, yeni sistemin önünü açıyoruz. Bu yeni yolun ilk adımı olarak aynı hataları tekrarlayarak yeni sonuçlar beklemenin yersiz olduğunun bilinciyle önümüzdeki seçimlere tek başımıza, özgür ve bağımsız olarak giriyoruz. 2024’te başarıya ulaşmak ve milletimizle birlikte 2028’e uzanan büyük bir toplumsal değişim rüzgarı yaratmak için yola çıktık.

“CUMHURİYET, NE HAM BİR ZİHNİN ŞÜKÜRÜNE, NE DE SIĞ BİR ZİHNİN HİSSLERİNE KABUL EDİLECEK KADAR LAYIK DEĞİLDİR”

Ne yazık ki milletimizi iki yumruk arasında sıkıştırıp rahat politika izleyenler, kendi geleceklerini korumak adına bizi biz yapan değerleri yozlaştırmaktan geri durmadılar. Yarın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız… Atatürk’ün bizlere sonsuza kadar yaşatmak için bıraktığı en büyük eser olan Cumhuriyetimizin yüzüncü yılıdır… Peki gerçekten Cumhuriyetimize ve değerlerine sahip çıkabilir miyiz? 100 yıl önce büyük zorluklarla kurulan bu kurum bugün yaşıyor mu? Türk siyasetinin mevcut durumunda; Gerçekten Cumhuriyeti destekliyor muyuz? Ne yazık ki hayır. Bir taraf garip bir şekilde Cumhuriyet’e alerjisi olduğunu hissediyor. Hatta 29 Ekim’in kutlanmasından bile rahatsız. Cumhuriyetimizi, ellerini bağlayan bir pranga, aşmaları gereken bir engel olarak görüyorlar. Bu yüzden orayı ‘anestezi odası’ ya da ‘devre arası’ olarak tanımlıyor ve nefretini her fırsatta dile getiriyor. Hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’süz bir Cumhuriyet tablosu çizecek alternatif bir Cumhuriyet hikâyesi yazacak kadar yanılgıya düşer. Karşı taraf ise vefa duygusuyla değil, Cumhuriyet’e ve onun bedellerine karşıdır; Sahiplenme duygusuyla hareket eder. Cumhuriyeti kendi tapulu malı olarak görüyor. Her cümlesine ‘Cumhuriyeti biz kurduk’ diyerek başlıyor ve Cumhuriyeti, kişisel hırslarını, çıkarlarını, kusurlarını meşrulaştırmak için kullanıyor. Ancak Cumhuriyet ne ham bir zihniyetin nefretine, ne de sığ bir zihniyetin hırslarına mahkûm edilecek kadar değersiz değildir. Asla göz ardı edilemeyecek, dokunulmayacak en temel değerimizdir.

“DEMOKRASİ, HÜKÜMETİ KORUMAK VE KİRLİ GÜNDEMİ KAPLAMAK İÇİN KULLANILACAK BİR ARAÇ DEĞİLDİR”

Her birimiz için eşit, erdemli ve müreffeh bir yaşamı mümkün kılan kanatlarımızdır. Cumhuriyet bir siyasi parti kurmadı. Cumhuriyet; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde büyük Türk milleti bir bütün olarak kurulmuştur. Dolayısıyla Cumhuriyetimiz şunun veya bunun değil, bizzat milletimizindir. Cumhuriyetimiz kendini soylu ilan edenlerin değil, bu milletin tüm evlatlarının, yani hepimizindir. Peki aynı bağlamda temel değerlerimizden bir diğeri olan demokrasiye nasıl bakıyorsunuz? O da aynı şekilde ikiye ayrılıyor. Bir taraf demokrasiyi işine geldiği zaman bindiği, işine gelmediğinde indiği bir tramvay olarak görürken; Karşı taraf ise demokrasiyi her türlü kötülüğe karşı kalkan olarak kullanarak milletin ve vatanın birliğini hedef almaktadır. Ancak demokrasi ne iktidarı korumak, ne de kirli gündemleri gizlemek için kullanılacak bir araç değildir. Demokrasi, yalnızca millet için, milletle birlikte olan ve gerçekten millete yönelik asil bir hedeftir.

“HÜRRİYET KELEPÇE VE ŞEYLE MEŞRUİYET GETİRECEK BİR CİHAZ DEĞİLDİR”

Hürriyet için de durum pek farklı değil. Bir taraf kurduğu tiranlık sistemini bir özgürlük çabası olarak pazarlıyor. Bu çabası nedeniyle kendisinden farklı düşünenlerin tutuklanmasını, susturulmasını ve bastırılmasını yasal görüyor. Karşı taraf, amaçlarını ve kapsamını kendisi belirlese de, kendi çıkarlarına uygun olduğu sürece ve ancak kendine teslim olma kuralıyla özgürlüğü savunur. Ancak özgürlük milli bir ruhtur. Bu hiçbir şahsın, hiçbir grubun gölgeleyemeyeceği yüce bir davadır. Türk Devletinin kutlu mirasıdır. Türk Milletinin en helal hakkıdır. ve özgürlük; Ne kendi düzenini koruma bahanesiyle tel örgüleri, kelepçeleri, prangaları meşrulaştıracak bir aparattır, ne de birilerinin iznine bağlı bir nimettir. GECE Partisi olduğu sürece olmayacaktır.

“HİÇ KİMSE SİYASİ TERCİHLERİ NEDENİYLE MİLLETİ AŞAĞILAMAYA CESARET EDEMEZ”

Dedemizin önderliğinde kadın-erkek, yaşlı-genç hep birlikte çok çetin bir mücadele verdik. Bu yüzden bugün; Kimsenin gelip bu çabayı değersizleştirerek devletimizi yozlaştırmasına, düşmanlık yapmasına izin vermeyeceğiz. Buna asla izin vermeyeceğiz. Aziz milletim, neredeyse her değerimiz üzerinde bu kadar keskin bir kutuplaşmanın olduğu bir yerde, belki de her iki tarafın ortak paydada olduğu tek alan millet kavramıdır…

Çünkü her iki taraf da milleti dinlemesi, davranması ve itaat etmesi gereken insanlardan oluşan bir topluluk olarak görüyor. Bir tarafa oy verdikleri sürece, o tarafın kabul ettiği insanlarımız itiraz ettiğinde veya karşı tarafa oy vermeye çalıştığında, bir taraf onları hain, nankör, hatta terörist ilan ederken, diğer taraf onları yaftalıyor. cahil, ahlaksız veya onursuz.

Ancak millet bu toprakların harcı, temeli ve direğidir. Ücretsizdir ve kimsenin malı değildir. Tarihin her döneminde aziz olan Türk milletinden hiç kimse bir tebaa yaratamaz. Kanıyla, ruhuyla, yüreğiyle bağımsızlığını kazanmış bir milletin teslim olmasını kimse bekleyemez. 100 yıldır ortak hafıza mirasını, ortak dileği, ortak aidiyeti paylaşan bir milleti kimse bölemez, ayıramaz, ötekileştiremez. Hiç kimse milleti siyasi tercihlerinden dolayı küçük düşürmeye cesaret edemiyor. İçin; Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, onu kimse değiştiremez.

“İKİ KUTUPTAN BİRİNİ SEÇMEYE ZORLAYAN FAYDASIZ SİYASİLERİ AYRICA REDDEDİYORUZ”

Kendi çıkarları ve emelleri doğrultusunda değerlerimizi yozlaştıran, kavramların içini boşaltan ve kendine göre yeniden tanımlayan, milletimizin birlik ve beraberliğine zarar veren bu anlayışları da reddediyoruz.

Sığ ve yapay tartışmalarla Türk milletini iki kutuptan birini seçmeye zorlayan faydasız siyaseti de reddediyoruz. Milleti kapsamayan gündemler dayatan, bizi devlet geleneklerimizden, Cumhuriyet değerlerimizden, milletimizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma gayemizden alıkoymaya çalışan dar görüşlü siyaseti de reddediyoruz. Ülkemizi bu kaostan kurtarmak istiyoruz. Milletimizi bu ayrılıktan kurtarmak istiyoruz. Biz bu ülkeyi doğru yönetmek istiyoruz. Bu nedenle bugün UYGUN Partisi olarak milletimizin siyasette yeni düzen talebini karşılamak için açtığımız yeni yoldaki vizyonumuzu gösteren Demokratik Ulusal Yükseliş Bildirgemizi tüm Türkiye’ye duyuruyoruz.

İYİ Parti olarak; Özgür ve milli siyaset anlayışımız doğrultusunda, Cumhuriyetimizin yeni yüzyılını, en medeni, en müreffeh millet olarak varlığımızı yüceltecek, demokratik ulusal yükseliş yüzyılı haline getirmek hedefiyle bu yola çıktık. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine ve ötesine taşımak.

Bu bağlamda ortaya koyduğumuz Demokratik Milli Yükseliş Vizyonumuzla hedefimiz: Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmak; Küresel düzeyde barışı, huzuru ve istikrarı garanti eden, dünya lideri bir ülke haline getirmek.

“DEMOKRATİK ULUSAL YÜKSELİŞ VİZYONUMUZU GERÇEKLEŞTİRMEMİZİ SAĞLAYACAK İKİ TEMEL TEMELİMİZ VAR”

İYİ Parti olarak; Milliyetçi, demokratik ve kalkınmacı kimliğimiz ve milli siyaset anlayışımızın bir sonucu olarak ortaya koyduğumuz Demokratik Milli Yükseliş Vizyonumuza ulaşmamızı sağlayacak iki temel dayanağımız var.

Bunlardan biri de dinamik, sosyal mekânımız yani mensubu olduğumuz milletimizdir. Güçlendirmemiz gereken normlar, değerler, kurumlar ve uygulamalardır. Bizi millet olarak birbirimize bağlayan isteklerin, ideallerin ve ekonominin birlikteliğinden doğar. Diğer tabanımız ise; Durağan ve toplumla ilgisi olmayan fiziksel bir mekandır. Yani vatanımızdır, coğrafyamızdır, demografimizdir, uluslararası bağlarımızdır. Demokratik ve Milli Yükselişimizin temelleri bu iki temel üzerinde yükselecek ve 8 esasa dayanmaktadır. Onlar neler?

“DAHA ÇOK ÇALIŞACAĞIMIZ ZOR BİR SÜREÇTE GİRİYORUZ”

Bir; Dünya arenasında tam bağımsız ve egemen bir güç olarak var olacak; Milli varlığımızı ve bekamızı daima koruyacağız.

İki; Ulusal egemenliğimizin devamlılığını sağlayacak, ulusal çıkarlarımıza yönelik her türlü güç ve tehditlere her zaman karşı koyacağız.

Uçmak; Askeri ve jeopolitik güçler arasında etkin olacağız, küresel dengelerin kurucusu ve koruyucusu olarak Türk barışını hakim kılacağız.

Dört; Sektörde ulusal sektör şampiyonları yaratarak Türkiye’yi bölgesel bir ilk haline getireceğiz.

Beş; Stratejik bilim ve teknoloji dikeylerinde dünyanın lider ülkesi olacağız.

Altı; Küresel ticaret, yatırım ve sermaye piyasalarında güçlü ve giderek büyüyen bir konuma geleceğiz.

Yedi; Uluslararası kurum ve standartlarda güçlü ve hakim bir konuma ulaşacak, hak, adalet, özgürlük, eşitlik, refah, mutluluk ve milli birliğe dayalı büyük bir medeniyet toplumu olarak insanlığa örnek olacağız.

Sekiz; Elbette bu amaçla insan odaklı, insan memnuniyetini esas alan yeni bir siyaset anlayışını ülkemizde hakim kılacağız.

Türkiye’nin Demokratik Milli Yükselişini gerçekleştirmek bizim elimizde. Bugüne kadar çok emek verdik, çok emek verdik, çok emek verdik. Ancak biz bu kutlu bayrağı millet yolunda bir gün bile taşımaktan yorulmadık. Bir gün bile vazgeçmedik. Bir gün bile vazgeçmedik.

Kalpten çıkan her kelimenin bir etkisi olduğunu biliyoruz. Samimiyetle dokunulan her kalbin açık olduğunu biliyoruz. Ve inançla atılan her adımın sonuç vereceğini biliyoruz. O yüzden bugün de aynı inançla yol yürümeye devam edeceğiz. Her zamankinden daha çok çalışacağız; Daha çok çaba göstereceğimiz, daha çok çalışacağımız zorlu bir sürece giriyoruz.

“Bundan sonra her günümüzü yarın seçim varmış gibi geçireceğiz”

Bundan sonra her günümüzü yarın seçim varmış gibi geçireceğiz. Hiçbir sıkılı eli, hiçbir kapıyı çalmayı, hiçbir dinlenmeyi, hiçbir kaygıyı bırakmayacağız. Vatan sevgisine adanmış yüreklerimizle; Yetenekli ve nitelikli ekiplerimizle 81 ilimizin her birini yönetecek yetenekli adaylarımızla Türkiye’nin her yerinde olacağız. Hiçbir talebin göz ardı edilmemesi, hiçbir fikrin bastırılmaması, hiçbir hakkın çalınmaması için milletimizin yanında olacağız.”

ipekyolu-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu